Ağustos 2025, dünya siyasetinde önemli gelişmelerin yaşandığı bir ay oldu. Ermenistan-Azerbaycan arasında imzalanan barış deklarasyonu ve Zangezur Koridoru’nun açılışı, Kafkasya’da yeni bir dönemi müjdelerken, Putin-Trump Alaska zirvesi ve Trump-Zelensky görüşmesi Ukrayna savaşının geleceğini şekillendiriyor. Bu makalede, Zangezur Koridoru’nun açılış sürecini, bu süreçte emek verenleri, süreçte ve sonrasında Türkiye’nin rolü ve ekonomik-kültürel katkılarını incelemek istedim. Ayrıca, Putin-Trump görüşmesinin olumlu yansımaları, bugün gerçekleşecek – hatta gerçekleşmekte olan – Trump-Zelensky buluşmasının olası ihtimallerini ve bunların dünya ile Türkiye’ye etkilerini ele alacağım. Bu gelişmeler, küresel istikrarı ve bölgesel ekonomiyi doğrudan etkiliyor.
Zangezur Koridoru’nun Açılışı Öncesi Süreç
Zangezur Koridoru’nun açılışı, yıllardır süren Ermenistan-Azerbaycan geriliminin dönüm noktası oldu. 8 Ağustos 2025’te Washington’da imzalanan barış deklarasyonuyla resmiyet kazanan koridor, Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayan kara ve demiryolu hattını kapsıyor. Açılış öncesi süreç, 2020 Karabağ Savaşı’yla başladı; Azerbaycan’ın zaferi, Ermenistan’ı müzakere masasına oturttu. Savaş sonrası sınır anlaşmazlıkları, Ermenistan’daki protestolar ve Rusya’nın arabuluculuğu gibi faktörler süreci uzattı. 2024’te artan gerilimler, sınır çatışmaları ve ekonomik yaptırımlarla doruğa ulaştı. Bu dönemde, uluslararası toplumun baskısı ve enerji projelerinin önemi, tarafları uzlaşmaya zorladı.
Emek harcayanlar arasında ABD Başkanı Donald Trump öne çıkıyor; deklarasyonu ev sahipliğinde imzalanması, onun diplomatik başarısı olarak görüldü. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, yıllarca süren müzakereleri yönetti. Rusya ve İran gibi bölgesel aktörler de dolaylı rol oynadı, ancak Trump’ın girişimi süreci hızlandırdı. Türkiye, Azerbaycan’ı destekleyerek arabuluculuk yaptı; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, koridorun stratejik önemini vurguladı. Bu emekler, 99 yıllık ABD kiralama anlaşmasıyla sonuçlandı, “Trump Rotası” olarak adlandırıldı.
Türkiye’nin Zangezur Koridoru’ndaki Rolü
Türkiye, Zangezur Koridoru’nda kilit rol oynadı. Azerbaycan’ın yakın müttefiki olarak Türkiye, diplomatik ve lojistik destek sağladı. Savaş sonrası dönemde, Türkiye’nin askeri yardımları ve enerji anlaşmaları, Azerbaycan’ı güçlendirdi. Koridorun açılışı, Türkiye’nin “Turan Hattı” vizyonunu destekliyor; bu, Orta Asya’yla bağlantıyı artıracak. Erdoğan’ın barış deklarasyonunu memnuniyetle karşılaması, Türkiye’nin bölgesel liderliğini pekiştirdi.
Zangezur Koridoru’nun Ekonomik ve Kültürel Katkıları
Zangezur Koridoru, ekonomik olarak büyük potansiyel taşıyor. Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayarak, ticaret hacmini %30-40 artırabilir; enerji boru hatları ve demiryolları, gaz ve petrol ihracatını kolaylaştıracak. Türkiye, bu koridordan yararlanarak Orta Asya pazarlarına erişimi genişletecek; yıllık ticaret hacmi milyarlarca dolar artabilir. Bölgesel kalkınma, istihdamı ve altyapı yatırımlarını tetikleyecek.
Kültürel katkılar da önemli; koridor, Türk dünyası arasındaki bağları güçlendirecek. Kültürel değişimler, turizm ve eğitim işbirliklerini artıracak. Azerbaycan ve Ermenistan halkları arasında diyaloğu teşvik ederek, uzun vadeli barışı destekleyecek. Bu, Kafkasya’da kültürel mirasın korunmasını ve turistik destinasyonların çoğalmasını sağlayacak.
Putin-Trump Görüşmesinin Dünyaya Olumlu Yansımaları
15 Ağustos 2025’te Alaska’da gerçekleşen Putin-Trump görüşmesi, Ukrayna savaşında diyalog kapısını araladı. Görüşme, ateşkes anlaşmasıyla sonuçlanmasa da, ilerleme kaydedildiğini gösteren açıklamalar yapıldı. Dünyaya olumlu yansımaları, enerji piyasalarının stabilize olması; petrol ve gaz fiyatlarında düşüş bekleniyor. Bu, küresel enflasyonu azaltabilir ve Avrupa’nın enerji bağımlılığını hafifletebilir. Ticaret gerilimleri azalırken, Rusya’nın yaptırımları gevşeyebilir, küresel ekonomi %0.5-1 büyüme kazanabilir.
Türkiye’ye olumlu etkileri ise, enerji ithalatında rahatlama; Rusya’dan gaz akışı artışı ve düşen maliyetler şeklinde olabilir. Diplomatik olarak, Türkiye arabuluculuk rolünü güçlendirerek, Karadeniz güvenliğini artırabilir. Bu görüşme, Türkiye’nin savunma sanayisi ihracatını da teşvik edebilir.
Trump-Zelensky Görüşmesi: Gündem, Beklentiler ve Olası Sonuçlar
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, 18 Ağustos 2025’te, yani bugün, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile kritik bir görüşme gerçekleştirmek üzere Washington’a gitti. Bu görüşme, Ukrayna-Rusya savaşının seyrini değiştirebilecek bir dönüm noktası olarak görülüyor. Zelensky’ye, Avrupa’dan önemli liderler eşlik ediyor; bu, görüşmenin uluslararası boyutunu güçlendiriyor. Gündem, ateşkes müzakereleri, toprak anlaşmazlıkları, NATO üyeliği ve enerji güvenliği gibi konuları kapsıyor. Trump’ın Kırım ve diğer bölgelerle ilgili önceki açıklamaları, görüşmenin tonunu belirliyor. Avrupalı liderlerin katılım nedenleri, olası sonuçlar ve küresel etkiler, bu makalede detaylı bir şekilde ele alınacak.
Görüşmenin ana gündemi, Ukrayna savaşında bir ateşkes sağlanması ve uzun vadeli bir barış anlaşmasının temellerinin atılması. Zelensky, Rusya’nın işgal ettiği bölgelerde (Donetsk, Luhansk) kontrolü geri almak için güvenlik garantileri talep ediyor. Trump ise, 15 Ağustos’taki Putin görüşmesi sonrası sosyal medyada, “Kırım 12 yıl önce Obama döneminde kaybedildi, geri alınamaz, Ukrayna NATO’ya girmemeli” diyerek hızlı bir anlaşma istediğini belirtti. Bu, Zelensky’nin talepleriyle çelişiyor; Ukrayna, NATO benzeri güvenlik garantileri olmadan barışa sıcak bakmıyor. Görüşmede, Avrupa liderlerinin de desteğiyle, ABD’nin sağlayabileceği “Madde 5 benzeri” güvenlik taahhütleri tartışılacak. Enerji piyasalarının istikrarı ve gıda güvenliği de masada; savaşın devamı küresel enflasyonu artırıyor.
Avrupalı liderlerin katılımı, görüşmenin ağırlığını artırıyor. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Zelensky’yi desteklemek için Beyaz Saray’da olacak. Bu liderler, Şubat 2025’teki gergin Trump-Zelensky buluşmasının tekrarlanmasını önlemek ve Ukrayna’nın çıkarlarını korumak istiyor. Avrupa, savaşın ekonomik yükünden (mülteci krizi, enerji fiyatları) yorulmuş durumda ve barış için ABD’nin liderliğini destekliyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin de katılımı, ittifakın Ukrayna’ya verdiği önemi gösteriyor. Avrupa liderleri, Rusya ile doğrudan müzakere yerine Ukrayna’nın masada olmasını sağlamak için birleşti.
Olası sonuçlar arasında, geçici bir ateşkes anlaşması öne çıkıyor; ancak, Kırım ve Donbas’ın statüsü tartışmalı kalabilir. Trump’ın “hızlı anlaşma” baskısı, Zelensky’nin toprak bütünlüğü talepleriyle çatışabilir, bu da bir uzlaşma çıkmasını zorlaştırabilir. Alternatif olarak, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’ya silah ve ekonomik destek taahhütlerini artıran bir deklarasyon yayınlanabilir. Putin’in, Zelensky ile üçlü bir toplantıyı reddetmesi durumunda, görüşme sonrası bir “yol haritası” açıklanabilir; bu, gelecek müzakereler için zemin hazırlar. Ancak, anlaşma sağlanamazsa, savaşın uzaması küresel piyasalarda belirsizliği artırır; enerji fiyatları %10-15 yükselebilir, gıda arzı daralabilir. Görüşmeden çıkacak açıklama, tarafların uzlaşma iradesini yansıtacak ve piyasalara yön verecek.
Görüşmenin dünyaya etkileri büyük. Bir ateşkes, Avrupa’daki mülteci krizini hafifletebilir ve tahıl ihracatı artarak gıda fiyatlarını %5-7 düşürebilir. Enerji piyasaları rahatlar, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığı azalır. Ancak, anlaşma olmazsa, savaşın uzaması küresel enflasyonu %2-3 artırabilir ve tedarik zincirleri zarar görür. Türkiye’ye etkiler ise çok yönlü: Barış, Karadeniz ticaretini canlandırır, tahıl koridoru güçlenir ve mülteci akını azalır. Türkiye’nin savunma sanayisi (SİHA’lar) için yeni ihracat fırsatları doğabilir, enerji güvenliği artar. Ancak, savaşın devamı, enerji maliyetlerini yükseltebilir ve turizm gelirlerini olumsuz etkiler. Türkiye, diplomatik arabuluculuk rolünü sürdürerek bölgesel liderliğini pekiştirebilir.
Kapanış: Gölcük Depremi Yıldönümünde Anma
17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin 26. yıldönümünde, kaybettiğimiz binlerce vatandaşımızı rahmetle anıyoruz. 7.4 büyüklüğündeki deprem, 17 binden fazla can aldı ve ekonomiyi sarstı. Bugün, bu acı hatırayı yaşatarak, deprem hazırlıklarını güçlendirmeliyiz. Türkiye, afet yönetiminde ilerleme kaydetti, ancak küresel ısınma gibi tehditler yeni riskler getiriyor. Aziz şehitlerimizi ve deprem kurbanlarını anarak, dayanışma içinde geleceğe bakalım.