6 Şubat depremi, 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, sadece bölgedeki illeri değil, tüm Türkiye’yi ve dünyayı derinden sarstı. Binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarcası evsiz kaldı. Bu felaket, afet yönetimi, şehir planlaması ve kriz anlarında koordine edilen yardım mekanizmaları üzerine yeniden düşünmemizi sağladı. Bugün, felaketin yıldönümünde, yaşananları, dayanışmayı, yeniden inşa sürecini ve gelecekte benzer trajedileri önlemek için yapılması gerekenleri ele alacağız. Hatay’ın tarihi dokusu büyük zarar görürken, Kahramanmaraş Trabzon Caddesi ve Azerbaycan Bulvarı’nda hayat tamamen durma noktasına geldi. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde ise birçok mahalle yok oldu, bölgedeki ekonomik yaşam büyük ölçüde sekteye uğradı.
6 Şubat Depreminin Etkileri ve Yaşanan Büyük Yıkım
6 Şubat’ta ardı arkasına yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 11 ili kapsayan geniş bir alanda büyük bir yıkıma yol açtı. Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep gibi illerde binalar yerle bir oldu. On binlerce bina yaşanamaz hale geldi. Deprem, ekonomik açıdan da büyük bir kayıp yaratırken, bölgedeki sanayi ve tarım üretimi de sekteye uğradı. Hatay’ın tarihi Antakya çarşısı neredeyse tamamen yıkıldı ve bu şehrin gastronomik mirası büyük bir darbe aldı. Kahramanmaraş’ta Trabzon Caddesi ve Azerbaycan Bulvarı’ndaki dükkânlar ve işletmeler yok oldu, esnaf iş yapamaz hale geldi. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde ise neredeyse her mahallede büyük yıkımlar yaşandı ve ilçenin tarım üretimi ciddi anlamda sekteye uğradı.
Afet Yönetimi ve Kriz Anlarında Koordinasyon
Deprem felaketinin ilk anlarından itibaren, acil yardım çalışmalarının koordinasyonu büyük bir tartışma konusu oldu. Enkaz altında kalan binlerce insanın kurtarılması için zamana karşı bir yarış başladı. Arama kurtarma ekipleri, gönüllüler ve uluslararası yardım ekipleri seferber oldu. Ancak, afet yönetiminde gecikmeler ve yetersizlikler de eleştirildi. Bu olay, afetlere karşı daha etkin bir kriz yönetimi mekanizmasının oluşturulması gerekliliğini gözler önüne serdi. Özellikle Hatay’da koordinasyonsuzluk sebebiyle günlerce enkaz altında kalan insanların olduğu rapor edildi. Kahramanmaraş Trabzon Caddesi’ndeki enkaz kaldırma çalışmaları uzun süre sekteye uğradı, bölgedeki hastaneler ve sağlık merkezleri ise büyük zarar gördü. Gaziantep İslahiye’de de yardım malzemelerinin ulaşmasında ciddi gecikmeler yaşandı, tarımsal üretim durma noktasına geldi.
Yeniden İnşa ve Deprem Bölgesinin Geleceği
Deprem bölgesinde şehirlerin yeniden inşa edilmesi büyük bir lojistik ve finansal efor gerektiriyor. Yeni yapılan binaların deprem yönetmeliğine uygun olması gerekiyor. Ancak burada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Bu yeniden inşa sadece fiziksel mi olacak, yoksa bölgenin sosyal ve ekonomik dokusu da iyileştirilecek mi? Hatay gibi gastronomisiyle öne çıkan şehirler, mutfak kültürlerini tekrar canlandırabilecek mi? Hatay’ın en önemli simgelerinden biri olan tarihi Uzun Çarşı’nın yeniden inşa edilmesi için çeşitli projeler geliştirilmekte. Kahramanmaraş’ın Trabzon Caddesi ve Azerbaycan Bulvarı’ndaki ticari yaşamı canlandırmak için destek paketleri oluşturulması gündemde. Gaziantep’in İslahiye bölgesinde tarımın yeniden başlaması için özel teşvik programlarının uygulanması öneriliyor.
Afetlere Karşı Hazırlık: Kentsel Dönüşüm ve Bilimsel Yaklaşımlar
Bu büyük felaket, afetlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğumuzu sormamıza neden oldu. Japonya gibi deprem riski yüksek ülkeler, bina güvenliği ve halkın bilinçlendirilmesi konusunda dünyaya örnek oluyor. Peki, biz ne yapmalıyız? Bence, şehir planlamasından binaların güçlendirilmesine, afet eğitimlerinden gönüllü organizasyonlara kadar geniş bir perspektiften bu soruya yanıt bulmalıyız. Hatay, Kahramanmaraş ve Gaziantep gibi illerde kentsel dönüşümün hızlandırılması elzemdir. Trabzon Caddesi ve Azerbaycan Bulvarı’nda deprem sonrası yapılan düzenlemelerin sadece bina güvenliği ile sınırlı kalmayıp, bölgenin sosyal dokusuna da katkı sunması gerekmektedir.
Teknoloji ve Veri Analizinin Afet Yönetimindeki Rolü
Yapay zeka ve veri analizi, afet risklerini minimize etmek ve kriz anlarında daha hızlı müdahale etmek için kritik öneme sahip. Google ve NASA gibi kurumların deprem tahmin sistemleri geliştirdiği biliniyor. Benim görüşüm, Türkiye’nin de bu tip teknolojilere yatırım yapması gerektiği yönünde. Böylece, erken uyarı sistemleri geliştirilerek can kayıpları minimuma indirilebilir. Özellikle Hatay’da enkaz kaldırma süreçlerinin daha hızlı yönetilebilmesi için bu tip sistemlerin devreye sokulması gerekiyor. Kahramanmaraş Trabzon Caddesi’ndeki ticari alanların afet riskine karşı daha güvenli hale getirilmesi için dijital veri analizleri kullanılabilir. Gaziantep İslahiye’de ise tarım alanlarının doğal afetlere karşı korunabilmesi adına uzaktan algılama sistemlerine yatırım yapılmalıdır.
Gelecekte Benzer Felaketleri Önlemek Mümkün mü?
Açıkça söylemek gerekirse, felaketleri tam anlamıyla önlemek mümkün değil. Ancak, doğru planlama, bilinçli bireyler ve güçlü bir afet yönetim sistemi ile can kaybını ve yıkımı minimize etmek elimizde. Umarım ki, 6 Şubat depreminin ardından çıkan dersler, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmasını önlemek adına gerçekten değerlendirilir ve hayata geçirilir. Hatay’ın gastronomik mirasının tekrar canlanmasını, Kahramanmaraş’ta Trabzon Caddesi ve Azerbaycan Bulvarı’nın yeniden ticari merkezler haline gelmesini ve Gaziantep İslahiye’nin tarımsal üretimde eski gücüne kavuşmasını görmek dileğiyle.
Son söz olarak, depremde hayatını kaybedenleri rahmetle anarken, hayatta kalanlara ve bölge halkına dayanışma göstermeye devam etmeliyiz. Afetlere karşı daha bilinçli, daha dayanıklı ve daha hazırlıklı bir Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız.